Bahçelievler mah. Ömür sokak. No:17/2 Bahçelievler/İstanbul
Bahçelievler mah. Ömür sokak. No:17/2 Bahçelievler/İstanbul
Kansere Karşı Şelasyon Tedavisinin Araştırılması
Kanser tedavisi alanında yapılan çalışmalar, şelasyon tedavisinin potansiyel faydalarını gözler önüne sermektedir. İşte bu alanda yapılan bazı önemli araştırmalar ve bulgular:
1.Dr. Blum ve Dr. Cranton'ın Araştırması (1989)
1989 yılında Dr. Walter Blum ve Dr. Elmer Cranton, 18 yıl süren bir çalışma yürüttüler. Bu çalışmada, 59 kanser hastasına şelasyon tedavisi uygulandı ve bu gruptan sadece biri vefat etti. Kontrol grubunda ise 172 hastadan 30'u vefat etti. İstatistiksel olarak, şelasyon tedavisi gören grupta kanserden ölüm oranı %90 oranında daha azdı. Bu bulgu, şelasyon tedavisinin kanserden ölme oranını %90 azalttığını göstermektedir.
*Kaynak:* Walter Blumer MD, "90% Reduction in Cancer Mortality After Chelation Therapy with EDTA," J. Advanced Medicine, Vol 2, 1980.
2. Ağır Metallerin Kanserle İlişkisi
Ağır metallerin kansere neden olabileceği uzun süredir bilinmektedir. Arsen ve nikel gibi metaller bu konuda öne çıkan unsurlardır. Araştırmacılar Romach ve Zhao'nun çalışmaları, bu metallerin kansere yol açtığını göstermiştir.
*Kaynaklar:*
- Romach et al., "Acute Toxicity of Nickel," 2000.
- Zhao et al., aynı çalışma.
3. Ağır metallerin östrojen reseptörlerini aktive ettiğine inanılmaktadır. Bu durum, özellikle meme kanseri, prostat kanseri ve yumurtalık kanseri oluşumunu tetikleyebilir.
*Kaynak:* Martin, Reiter, Trung, "Estrogen-like Activity of Metals in Breast Cancer Cells," Endocrinology, Vol. 144, 2003.
4. Sağlıklı ve Kanserli Meme Hücrelerinde Ağır Metaller
Araştırmacı Ionescu, sağlıklı ve kanserli meme hücrelerini inceledi ve kanserli hücrelerde çok yüksek oranda ağır metaller tespit etti.
*Kaynak:* Blaurock-Busch, "Toxic Metals and Breast Cancer: New Research and Development," Townsend Newsletter for Doctors, Temmuz 2007.
5. Kanser Hastalarının Saçlarında Ağır Metaller
Onkoloji alanında yapılan bir araştırmada, kanser hastalarının saçlarında yüksek oranda ağır metaller bulunduğu tespit edilmiştir.
*Kaynak:* "Comparing the Metal Concentration in Hair of Cancer Patients and Healthy Individuals Living in the Malwa Region of Punjab, India," Oncology Journal of Clinical Medicine Insights.
6. Ağır Metallerin Kanser Yapıcı Etkisi
Ağır metallerin insanlarda kanser yapıcı etkisi üzerine yapılan araştırmalar, bu metallerin kanser riskini artırdığını göstermektedir.
*Kaynak:* Hayes B, "The Carcinogenicity of Metals in Humans," Cancer Causes Control, May 1977, pp. 371-85.
Bu araştırmalar, şelasyon tedavisinin kanser tedavisinde önemli bir rol oynayabileceğini ve ağır metallerin kansere neden olabileceğini göstermektedir. Daha fazla araştırma yapıldıkça, bu bulguların tedavi protokollerine nasıl entegre edilebileceği daha iyi anlaşılacaktır.
Vitamin B17 ve Kanser Tedavisi Araştırmaları
Vitamin B17 (laetril), kansere karşı potansiyel bir tedavi olarak dikkat çekmiştir. Ancak, ilaç endüstrisinin patent edememesi nedeniyle geniş çapta araştırmalar desteklenmemiştir. Bu yazıda, Vitamin B17’nin kansere karşı etkileri üzerine yapılan bazı önemli çalışmaları inceleyeceğiz.
7. Dr. Navarro'nun Araştırması (1964)
Dr. Navarro, 150 ileri evre kanser hastasına Vitamin B17 (laetril) tedavisi uyguladı. Sonuçlar, hastaların %21'inde tümör büyümesinin tamamen durdurulduğunu gösterdi. Bu, laetril tedavisinin bazı kanser türlerinde etkili olabileceğine işaret etmektedir.
*Kaynaklar:*
- "Laetrile Therapy in Cancer," Acta Unio Int Contra Cancrum, 1964, Vol. 20, pp. 292-394.
- "Laetrile Therapy in Cancer," Acta Unio Int Contra Cancrum, 1959, Vol. 15, pp. 209-21.
8. Dr. Morrone'un Araştırması (1962)
Dr. Morrone, inoperable (ameliyat edilemeyen) kanser hastaları üzerinde bir araştırma gerçekleştirdi. Bu araştırmada, 10 hastanın 8'inde tümör küçülmesi gözlemlendi. Bu bulgular, laetril'in bazı kanser türlerinde tümör küçülmesini sağlayabileceğini göstermektedir.
*Kaynak:* Morrone JA, "Chemotherapy of Inoperable Cancer: Preliminary Report of 10 Cases Treated with Laetrile," Ex Med Surge, 1962, Vol. 20, pp. 299-308.
9. Hücresel Düzeyde Araştırmalar
Vitamin B17'nin kanser hücreleri üzerindeki etkileri hücresel düzeyde de incelenmiştir. Bir çalışmada, B17'nin mesane kanseri hücrelerinin büyümesini durdurduğu ve hücre döngüsünü engellediği gözlemlenmiştir.
*Kaynak:* Makarevic, Rutz, "Amygdalin Blocks Bladder Cancer Cell Growth In Vitro by Diminishing Cyclin A and CDK2," PLoS One, 2014, Vol. 9, e105590.
Sonuç
Vitamin B17, bazı kanser türlerinde umut verici sonuçlar göstermiştir. Dr. Navarro, Dr. Nieper ve Dr. Morrone gibi araştırmacıların çalışmaları, B17'nin kanser tedavisinde potansiyel bir araç olabileceğini ortaya koymuştur. Ancak, daha geniş çaplı ve kapsamlı araştırmalar yapılması gerekmektedir. İlaç endüstrisinin bu tür araştırmaları desteklememesi, Vitamin B17'nin potansiyelinin tam olarak anlaşılmasını zorlaştırmaktadır. Yine de, mevcut çalışmalar ve doktorların olumlu tecrübeleri, B17'nin kanser tedavisinde dikkate alınması gereken bir seçenek olabileceğini göstermektedir.
Tedavi Orucunun Kanser Tedavisindeki Etkileri
Tedavi orucu, belirli kanser türlerinde kemoterapi ile birlikte şaşırtıcı sonuçlar göstermektedir. Aşağıda bu konuda yapılan bazı önemli araştırmaların bulgularını inceleyeceğiz
10. Karaciğer Kanseri ve Kemoterapi
Bir araştırma, tedavi orucunun karaciğer kanseri (hepatosellüler karsinom) tedavisinde kemoterapi ile birlikte kullanıldığında etkili olabileceğini göstermiştir. Bu çalışma, tedavi orucunun, p53 bağımlı metabolik sinerji yoluyla terapötik yanıtı iyileştirdiğini ortaya koymuştur.
*Kaynak:* Krstic, Prokesch, "Fasting Improves Therapeutic Response in Hepatocellular Carcinoma Through p53-dependent Metabolic Synergism."
11.Kemoterapi Öncesi ve Sonrası Tedavi Orucu (2010)
2010 yılında yapılan bir araştırmada, kemoterapi öncesi ve sonrasında tedavi orucu yapan hastaların, çok daha az mide ve bağırsak yan etkisi yaşadığı ve yorgunluk gibi yan etkilerin daha az olduğu gözlemlenmiştir. Ayrıca, tedavi orucunun kemoterapinin etkinliğine zarar vermediği tespit edilmiştir.
12.Meme Kanseri ve Tedavi Orucu (2015)
2015 yılında yapılan bir başka araştırmada, 13 meme kanseri hastası incelenmiştir. Bu hastalardan yedisi kemoterapiden önce tedavi orucu yapmıştır, diğer sekizi ise normal beslenme ile kemoterapi almıştır. Tedavi orucu yapan hastaların kemoterapiden sonra daha fazla trombosit ve kırmızı kan hücrelerine sahip olduğu ve hematolojik yan etkilerin daha az olduğu tespit edilmiştir.
*Kaynak:* DOI: 10.1186/s12885-015-1663-5
13. Tedavi Orucunu Taklit Eden Beslenme (2019)
2019 yılında yapılan bir araştırmada, 129 meme kanseri hastasına kemoterapi öncesi ve sırasında FMD (Fasting Mimicking Diet) denilen, tedavi orucunu taklit eden bir beslenme şekli uygulanmıştır. Bu hastalar, kemoterapinin olumlu etkilerinden daha fazla faydalanmış ve tümör büyümesi bu grupta daha az olmuştur. Bu beslenme tipi, kemoterapinin olumlu etkilerini kuvvetlendirirken, ağır yan etkilerini artırmamıştır.
*Kaynak:* "Quality of Life and Illness Perceptions in Patients with Breast Cancer Using FMD as an Adjunctive to Neoadjuvant Chemotherapy in the Phase 2 DIRECT Trial," 11/2022, Vol. 185, pp. 741-758.
Sonuç
Tedavi orucu, kemoterapi ile birlikte kullanıldığında, bazı kanser türlerinde umut verici sonuçlar vermektedir. Karaciğer kanseri, meme kanseri ve diğer bazı kanser türlerinde yapılan çalışmalar, tedavi orucunun kemoterapinin yan etkilerini azaltabileceğini ve tedavi etkinliğini artırabileceğini göstermektedir. Ancak, daha geniş çaplı ve uzun süreli araştırmalar yapılması, bu bulguların doğrulanması ve klinik uygulamalara entegrasyonu için gereklidir.